Hayatımızda her kadının en mucizevi dönemlerinde biri hamilelik ve doğumdur.  Bu mucizevi dönem güzel olduğu kadar oldukça zordur ve her dönemin her aşaması son derece önem taşımaktadır. Üstelik bu süreç sadece hamilelikle de sınırlı kalmamaktadır. Gerek anne, gerekse bebeğin sağlığı için doğumdan sonraki 6 haftayı kapsayan lohusalık dönemine de dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu süre, annenin vücudunun toparlanması, plasentanın çıktığı rahim içindeki yerin iyileşmesi, kanamanın giderek azalarak bitmesi ve annenin hamilelik öncesi haline daha çok yaklaşması anlamına gelmektedir.

Peki lohusalık dönemine neden ayrı bir önem verilmelidir? Bu dönemde anne, akciğerine pıhtı gitmesinden ciddi enfeksiyonlara karşı birçok riske karşı açık duruma gelmektedir. Üstelik, doğum sonrasında sütün tam olarak boşaltılamamasına bağlı sorunlar ya da emzirme hatalarına bağlı olarak meme ucunda da yaralar da ortaya çıkabilmektedir. Tüm bunların yanında anneyi bekleyen zorlu süreci düşündüğümüzde annenin enerjisinin bebek için yeterli olması gerektiği gerçeği nedeniyle lohusalık döneminin üstesinden gelmek oldukça önemlidir. Peki bu dönemde nelerle karşılaşılabilir ve nasıl önlemler alınabilir?

Doğumdan Sonra Yaşayabileceğiniz Problemler

Memelerde hassasiyet: Süt alışı başlamadan önceki birkaç gün, göğüsleriniz şişebilir ve özellikle meme uçlarında ağrı ve sızlama duyabilirsiniz.

Kabızlık: İlk bağırsak hareketi için doğumdan sonra birkaç gün geçmesi gerekebilir. Eğer hemoroitiniz (basur) var ise veya doğum vajinal yolla olmuş ve epizyotomi (doğumda yapılan kesi) var ise bu ilk bağırsak hareketi ağrılı ve sıkıntılı olabilir. Doğum sonrasında karında ve boşaltım kaslarındaki aşırı gerilimden dolayı kadınlarda kabızlık ortaya çıkabilir. Bu yüzden doğum sonra yeterince su içilmeli, kayısı, erik gibi kabızlığı önleyen meyveler tüketilmelidir. Bu arada hareketli bir yaşam sürülmelidir. Hareket halinde olmanız bağırsaklarınızın çalışmasını düzenler. Gün içinde tuvalete aynı saatlerde çıkmaya özen göstermelisiniz.

Epizyotomi: Vajinal doğum sırasında doğumu kolaylaştırmak için vajen çıkışına bir kesik yapılmış olabilir veya doğum sırasında bu bölgede yırtıklar oluşmuş olabilir. Epizyotomi veya yırtıklara konulmuş dikişler oturmanızı ve yürümenizi bir süre zorlaştırabilir. Öksürürken ve hapşırırken ağrı duyabilirsiniz.

Sıcak veya soğuk basmaları: Doğumla birlikte, vücudunuzda çok ciddi hormonal değişiklikler oluşur. Bu değişiklikler vücudun termostatının dengesiz davranmasına neden olur.

İdrar ve gaita kaçırma: Doğum sırasında, doğum kanalı etrafındaki kasların esnemesi sonucunda öksürünce, gülünce veya ıkınınca istemsiz idrar kaçırma ve bağırsak hareketlerini kontrolde zorlanma olabilir. Bu özellikle zor doğumlardan sonra daha sık görülmektedir.

Rahim bölgesinde ağrılar: Doğumu takip eden günlerde de rahim kasılmaları devam eder. Bu kasılmalar özellikle bebeği emzirirken ve kanama azaltıcı ilaç aldıktan sonra belirgindir.

Vajinal akıntı: Doğumu takip eden günlerde alışageldiğiniz adet kanamasından daha fazla ve sıklıkla da pıhtılar içeren bir kanama görülür. Bu kanama daha sonraki günlerde giderek azalır rengi giderek beyaz veya sarıya döner. Akıntı genellikle lohusalık döneminin sonunda normale dönmüş olur.

Kilo kaybı: Doğumu takiben yaklaşık 6-7 kilo civarında hafiflemiş olursunuz. Bu kilo kaybı bebeğin kilosu, plasenta ve amniyotik sıvının toplam ağırlığına denk gelir.

Kanama: Doğumdan sonra erken dönemde kanama her zaman oluşabilecek sorunlardan biridir. Kadında normalde 500 ml altındaki kanamalar normal kabul edilir. Bunun üzerindekiler anormal olarak görülür. Anormal kanamalar atoni yani doğum sonrası rahmin kasılmaması ve damarların açıkta kalarak kapanmaması yüzünden oluşur. Aşırı kanama bu sorunun önemli bir belirtisidir. Doğumun uygun koşullarda yapılmaması durumunda gelişen kanamalarda anneyi kaybetmek bile mümkündür. Bu durumda elle rahim masajının yapılması, beraberinde ilaç tedavisiyle rahim kasılmalarının oluşmasını sağlamak gerekir. Bunlar yeterli gelmezse, annenin acil olarak ameliyata alınması gerekir.

Enfeksiyonlar: Doğumun ardından ilk gün içine yüksek ateşle seyreden lohusalık humması, başta memeleri, üreme organlarını ve idrar yollarını etkisi altına alır. Uzun süren doğumlarda, erken açılan zarlarda enfeksiyonun gelişimi artar. Kadınlarda en çok görülen enfeksiyon rahim içi iltihaplanmasıdır. İltihap doğumdan sonraki üç günde karın bölgesine kadar yayılır. Yapılan muayenede rahimde ağrı ve hassasiyet olduğu tespit edilir. Enfeksiyonun kan dolaşımıyla birlikte bütün vücuda yayılması içten bile değildir. Böyle bir enfeksiyonun varlığında antibiyotik tedavisine başlanmalı, dinlenmeye özen gösterilmelidir. Bol sıvı alarak iltihabın daha kolay atılması sağlanmalıdır.

İdrar yolu enfeksiyonları: Doğum sonrası meydana gelebilecek sorunlar arasında yaygın görülen enfeksiyonların içinde yer alır. Bu sorun kendini idrar yaparken yanmayla, yükse ateşle, kasıkta ve belde ağrıyla gösterir. Doğumdan sonraki ilk birkaç günde bu etkiler görülmeye başlar. Eğer vajinal kanama varsa, bu enfeksiyon açısından da risk kabul edilir. Tedavide doktorun önerdiği antibiyotikli ilaçlar kullanılır.

Lohusalık Dönemini Nasıl Kolaylaştırırsınız

Dinlenmeyi İhmal Etmeyin

Günlük işleriniz ve bebeğinizin bakımı sırasında kendinize dinlenme fırsatları yaratmaya çalışın. Bu dönemlerde oldukça fazla enerji harcamanız gerekecektir. Bu dönemde aile büyükleri ya da yakınlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin. Bebeğiniz uyuduğunda siz de mutlaka uyumaya çalışın. Beslenme düzeninize dikkat etmeniz çok önemlidir. Beslenmenin hem siz hem bebek için büyük önem taşıdığını unutmayın. Kalorisi yüksek besinler yerine sağlıklı ürünleri tercih edin. Yeterli protein aldığınızdan de emin olun. Ara öğünlerde mutlaka sağlıklı atıştırmalıkları tüketin. Tam aksine gebelikten kalan fazla kilolardan kurtulmak için acele etmeyin ve bu nedenle almanız gereken demirbaş besinlerden uzaklaşmayın. Mümkün olduğunca egzersiz yapın. Unutmayın, hareket etmenizin kilo kontrolünden depresyondan korunmaya kadar birçok faydası bulunuyor. Siz hareket ettikçe pozitif bir ruh hali içine gireceksiniz. Ancak ağır kaldırmak, uzun süre ayakta durmak gibi kendinize zarar verecek hareketlerden ziyade, bebekle yürüyüşe çıkmak gibi hem bedeninize hem de ruhunuza iyi gelecek egzersizleri tercih etmelisiniz.

Gereksiz Endişeleri Geride Bırakın

Lohusalık döneminde çevrenin baskısıyla şerbetli ve kalorisi yüksek ürünlerle sütün artırılmaya çalışılmasının hala yapılan en yanlış uygulamalardan biridir. Doğumun hemen sonrasında hem annenin deneyimsizliğinden kaynaklanan korkular hem de bebeğin tam olarak emme işlemini gerçekleştirememesi nedeniyle daha az süt gelebilmektedir. Ancak zaman içinde süt üretiminiz artacaktır. Aslında sütün artırılması suyla ve yeterli protein alımıyla ilgilidir. Aldığınız kalori miktarının sütünüzün miktarına etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle süt üretimi için aşırı miktarda kalori almanız gereksizdir. Günlük olarak önceki dönemlerdeki beslenme düzenine göre 500 kalorilik bir artış hem sizin hem de bebeğinizin sağlıklı kalmasında yeterli olur. Bol miktarda sıvı tüketmeyi ihmal etmemelisiniz.

Sıcak Bir Banyodan Yardım Alın

Normal doğum sonrası perine bölgesinin bakımı, oturma banyoları, hemoroid ve kabızlık gibi sık görülen problemlerin tedavisinin sağlanması ve ağrı kesici ihtiyacının ihmal edilmemesi de önem taşımaktadır. Bu nedenle antiseptikli oturma banyolarıyla enfeksiyonlardan korunabileceğiniz gibi rahatlama da sağlayabilirsiniz.

Eğitimlere Yazılın

Emzirmenin hem bebek hem de anne için vazgeçilmez olduğunu unutmayın. Ancak doğru emzirme yöntemi için mutlaka gerekli eğitimi almalısınız. Bu sayede meme başı yaraları ya da yanlış oturmaya bağlı postür bozukluklarının da önüne geçebilirsiniz. Süt kanallarında genişleme ve ilk haftalarda fazla miktarda süt üretimine bağlı olarak bazen süt ateşi görülebilmektedir. Bu durumda gerekirse süt pompası ile göğüslerinizi boşaltarak rahatlamaya çalışın.

Süt Kanallarınızı Rahatlatın

Bebeğin sık emzirilmesine karşın bu dönem içinde hem süt miktarının fazla olması, hem de bebeğin tamamını boşaltamaması nedeniyle memede sertlikler oluşabilmektedir. Bu duruma karşı önlem alınmazsa enfeksiyonların gelişme riski bulunduğu için sütü elle veya pompa yardımı ile boşaltarak depolayabilir, emzirme ya da göğüsleri boşaltma öncesinde ılık duş alabilirsiniz.

Doğum Sonrası Depresyonu Gerçeği

Aşırı yorgunluk ve tükenmeye bağlı ya da yaşanan hormonal değişime paralel olarak doğum sonrası anne adaylarında depresyon yaşanabilmektedir. İstatistiklere göre bu dönemde annelerin yüzde 70-80’inde lohusalık üzüntüsü denilen durum, yüzde 10-13’ünde ise lohusalık depresyonu olarak görülmektedir. Sorunun daha da ilerlemesinin ve depresyonun önüne geçilmesi için alacağınız sosyal destek çok önem taşımaktadır. Özellikle bebeğin bakımı sırasında size destek olabilecek birilerinden mutlaka yardım alın ve uzman bir hekim ile görüşün.

Kontrollerinizi İhmal Etmeyin

Yeni doğum yapmış tüm annelerin lohusalık dönemine özen göstermesi gerekirken, özellikle hamileliğinde fazla kilo almış olanların emboli riski arttığı ve doğum sonrası bakımı güçleştiği için kontrollerine daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Ayrıca kiloya bağlı varisler gelişerek dolaşım problemleri yaşanabilmektedir. Diyabet hastası annelerin de özellikle dikkatli olması gerekmektedir. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet ya da önceden beri diyabetli olan kişilerin özel bakıma ihtiyacı olmaktadır. Sezaryen sonrasını da bazı kadınlar çok rahat atlatırken bazen de anneler iki-üç hafta boyunca ağrı yaşabilmektedir.

Eğer çok iri ya da ikiz bebekler doğurduysanız rahim hemen kendini toparlayamayabilir. Böyle riskli durumlarda özellikle kontrollerinizi takip etmelisiniz.Böyle durumlar için sık emzirme önerilmektedir. Bu yöntem rahiminizin çok daha hızlı toparlanmasını sağlamaktadır. Kanamalar devam ettiği sürece de takiplerin devam etmesi gerekmektedir. Bu sırada gerekli görülürse ekstra takviye gereken vitamin ya de minerallerden yardım alınmaktadır.

 

 

.

Daha Fazlası Genel

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir