Küçük bebeğinizi kucağınıza ilk aldığınız andan itibaren sizin için yeni bir dönem başlıyor. Artık taze bir anne olarak birçok yeni duyguyla tanışabilirsiniz. Bebeğiniz onun için yeni olan bu dünyaya adapte olmaya çalışırken siz de anneliğe, bebekli hayata ve bu değişime alışmaya çalışırsınız.

Fakat tam da bu süreçte her 10 anneden 2’sini farklı derecelerde ve sürelerde etkileyen ve lohusalık depresyonu olarak adlandırılan durum, sizi hazırda bekliyor olabilir.

Yapılan araştırmalara göre lohusalık hüznü olarak da adlandırılan lohusa depresyonu, doğum yapan kadınların ortalama %20’sinde görülebilir.

Bu bağlamda doğum sonrası dönemde lohusalık depresyonu hakkında yeterli bilgiye sahip olunması oldukça önemlidir.

Lohusa Depresyonu Nedir?

Yeni doğum yapmış annelere lohusa adı verilir. Lohusaların doğumdan sonraki 6 haftalık yani yaklaşık 40-42 günlük dönemi ise lohusalık dönemi olarak tanımlanır.

Bu dönem, anne ve bebek arasındaki bağın kurulduğu, bebeğin ve annenin birbirlerine ve bu yeni duruma alıştığı dönemdir. Aynı zamanda annenin vücudunun doğum öncesi haline dönebilmesi ve toparlanabilmesi için gerekli olan süreyi kapsar.

Bu nedenle birçok kadın çevresel, biyolojik ve psikolojik etkenlerden kaynaklı olarak bu süreci zorlu geçirebilmektedir.

Bazı durumlarda anne lohusalık döneminde depresyon belirtileri gösterebilir. Lohusa hüznünden daha ağır seyreden durumlar lohusa depresyonu, doğum sonrası depresyonu veya postpartum depresyonu olarak adlandırılır.

Lohusalık Depresyonu Neden Olur?

Östrojen ve progesteron başta olmak üzere hamilelikte yükselen gebelik hormon seviyelerinin doğum sonrasında aniden düşmesine bağlı olarak duygusal dalgalanmalar oluşturması.

Annenin genetik yatkınlığı, eşler arasındaki sorunlar, erken yaşta gebelik, doğum travması, geçmişten gelen travmatik olaylar, maddi sorunlar, istenmeyen gebelik yaşanmış olması, gebelik öncesi yoğun stres veya depresyon yaşanmış olması, evde başka çocukların olması, aile bireylerinden yeterli desteği görememek.

Kısacası lohusalık depresyonunun bir veya birden çok sebebi olabilir. Tanı konulduğunda nedeni tam olarak tespit edebilmek mümkün olmayabilmektedir.

Doğum Sonrası Depresyonu Belirtileri Nelerdir?

Lohusa depresyonu birtakım belirtiler ile hamilelik sonrasında yaşanan hafif depresif halden ayrılmaktadır. Bu depresif duruma tıpta lohusa hüznü adı verilir.

Lohusalık hüznü varlığında doğum yapan hemen her kadında ilk günlerde hızlı hormonal değişimlerin etkisi nedeniyle bazı duygu durum değişimleri gözlemlenir ve bunlar olağan karşılanır. Bu hüzün, daha çok anneye yüklenen annelik sorumlulukları, bebekle ilgili endişeleri ve doğum sonrası yaşanan değişimden gelen mutsuzluğu kapsar. Ancak bu durum geçicidir.

Eğer süreç uzuyor ve aşağıdaki belirtiler gözlemleniyorsa doğum sonrası depresyonundan bahsedilebilir.

  • Üzgün hissetme, mutsuzluk, çaresizlik
  • Fazlaca ağlamak veya ağlayamamak
  • Kendini değersiz hissetme
  • Ruh halinin sıkça değişmesi
  • Suçluluk hissetmek
  • İlginin azalması
  • Mutluluk/eğlencenin azalması
  • Gergin veya panik olmak ve endişelenmek
  • Ters ve kızgın hissetmek
  • Bebeğinize duymak istediğiniz duyguları hissedememek
  • Vücutta oluşan ve fiziksel olan belirtiler
  • Enerjinin azalması ve aşırı yorgunluk
  • Uyku bozukluğu
  • Genel yavaşlama veya
  • Yerinde duramama, gergin ve rahatlayamama
  • Cinsel ilişkiden soğuma
  • İştahta değişikliklere bağlı çok fazla veya çok az yemek yemek.

Lohusalık Depresyonundan Kurtulmanın Yolları Nelerdir?

  • Öncelikle anneye mutlaka destek olunmalıdır. Eş ve birinci dereceden yakınlar özellikle lohusalık dönemi boyunca anneyi yalnız bırakmamalı ve ona yanında olduklarını hissettirmelidir.
  • Anneye bebek bakımı konusunda yardımcı olunmalıdır. Özellikle ilk bebeğini dünyaya getiren anneler, bebek bakımı konusunda endişeye kapılabilir ve annelik duygusunun yükü altında kendini ezilmiş hissedebilirler. Bu durum hafifletilmeye çalışılmalıdır.
  • Sadece bebek bakımı için değil, ev işleri konusunda da anneye yardım edilmelidir. Mümkün olduğu kadar annenin yükü paylaşılmalıdır.
  • Anneye kendine özel vakit ayırabilmesi için zaman oluşturulmaya çalışılmalıdır.
  • Bebeğin uyuduğu vakitlerde annenin de uyuması veya dinlenmesi sağlanmalıdır.
  • Lohusalık döneminde eve ziyaretçi kabulü sınırlandırılmalıdır.
  • Eşlerin birlikte zaman geçirebilmesi, lohusanın annelik sıfatının yanında kendini eskisi gibi hissedebilmesi bakımından önemlidir. Baş başa bir akşam yemeği, romantik bir buluşma, sinemaya gitmek gibi lohusanın modunu yükseltebilecek aktiviteler yapılmalıdır.
  • Eş, anneye karşı hassas olmalı; ona olan sevgisinin ve ilgisinin değişmediğini göstermelidir. Böylelikle annenin, kendini değersiz hissetme duygusu ortadan kaldırılabilir.
  • Bu süreçte beslenme şekline dikkat edilmelidir. Özellikle alkol ve kafeinli içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
  • Her gün 15 dakika dahi olsa düzenli yürüyüş yapılmalı ve hareket edilmelidir. Vücudu zorlamayacak basit egzersizler de dahil edilebilir.
  • En önemli nokta ise, belirtilerin varlığında bir uzmandan destek almaktan kaçınılmamalıdır.
Daha Fazlası Genel
Yorumlar Kapalı