Kararsız, Olumsuz, İnatçı ve İsyankar: Çocuklarda ‘Serkeşlik’ Evresi!
Çocuklarda 2,5 yaş dönemi, erken çocukluk evresinde bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde kas ve sinir gelişimi henüz tamamlanmadığından, çocuklar ne yapmak istediklerini tam olarak bilemez ve bu belirsizlik nedeniyle sinirlenerek isyankar davranışlar sergileyebilirler.
“Serkeşlik evresi” veya “Nativizm dönemi” olarak adlandırılan bu süreçte, çocuklar dengesiz, kararsız, olumsuz, inatçı ve isyankar bir tutum sergileyebilirler. Büyüklerin sözünü dinlemek yerine, söylenenin aksini yapmayı tercih eder ve her şeyi kendileri yapmak isteyip çevrelerinden yardım almayı reddederler.
Bu dönem, çocuk gelişiminin doğal bir aşaması olup endişe edilmesi gereken bir durum değildir. Ancak, çocuğa karşı doğru bir yaklaşım sergilemek ve bu sürecin bilincinde olmak oldukça önemlidir.
Serkeşlik Evresi Nedir Ne Zaman Başlar?
İki yaşından itibaren çocuklar, bebeklikten çıkarak “ilk çocukluk” dönemine adım atarlar. Bu dönemde çocuklar toplumsallaşmaya ve bağımsız davranışlar sergilemeye başlarlar; tek başına yürüyebilir, eşyaları tutup taşıyabilir ve isteklerini kelimelerle ifade edebilirler.
Ortalama olarak 2 yaşında başlayıp 3 yaşında sona eren ve 2,5 yaşında zirveye ulaşan bu dönem, her çocukta görülebilen doğal bir geçiş sürecidir. Bazı uzmanlar bu dönemi “ilk ergenlik dönemi” olarak adlandırır. Ebeveynler, çocuğun dengesiz davranışlarına karşı çıktığında, çocuğun inatçılığı ve olumsuz davranışları daha da artabilir.
Bu dönemde çocuklar bir şeyi elde etmek için saatlerce ağlayabilir, elde ettikten sonra ise yine tatmin olmayarak ağlamaya devam edebilirler. Çok acıktığını söylese de en sevdiği yiyeceği bile reddedebilir; ne istediğini tam olarak bilemez ve huzursuzdur. Bu süreçte sık sık “niçin?” sorusunu sorar ve en sık kullandığı ifadeler “hayır”, “yapmayacağım” ve “istemiyorum” gibi olumsuz kelimeler olur. Sık sık yardım tekliflerini geri çevirebilir.
Kısacası çocuklar ‘serkeşlik’ olarak adlandırılan bu dönemde tam bir bunalım içerisindedir.
Çocuklar yürümeye başladığı ilk dönemlerden itibaren, hareket alanlarının genişlemesiyle bağımsızlık ya da özerklik duyguları ortaya çıkar. Çocuk artık bağımsızdır ve gittikçe daha fazla kendi başına hareket etmek ister. Çünkü yürümesiyle anneden ayrı bir birey olduğunu fark etmeye başlamıştır.
Anne ve babanın çocuğun bu özerklik dönemine sağlıklı bir şekilde rehberlik etmesi gerekir. Eğer çocuk anne-babanın aşırı koruyuculuğu nedeni ile sürekli engellenirse, bağımsız olma girişiminin önüne geçilirse, başarısız olma ve küçük düşme duygusuyla karşı karşıya kalırsa kuşku ve utanç duygusuyla hareket etmeye başlar.
Bu durum çocuğun kimlik gelişimine ve öz değer duygusuna zarar verir. Çocuk eğer bu evreyi sağlıklı atlatabilirse yaşamının diğer safhalarında karşılaştığı zorluklara yeni keşif olanakları olarak bakabilir.
Serkeşlik Evresi Belirtileri
- Hırçınlık,
- Aniden girilen öfke nöbetleri,
- Her şeye “hayır” deme, kendi istediğini yaptırmak için durmadan ve çılgınca çabalama,
- Anlaşılmadığında çabucak sinirlenme,
- Dürtüsel tepkiler verme,
- Söz dinlememe,
- Söylenilenlerin tam tersini yapma,
- Her şeyi ellemek isteme,
- Aşırı hareketlilik,
- Her şeyi tek başına yapmak isteme,
- Yardım tekliflerini geri çevirme,
- Bazen kriz şeklinde ağlama, başı duvara vurma, çeşitli yerlere veya eşyalara vurma,
- Çevresindeki herkese karşı otorite kurma isteği olarak sıralanabilir.
Serkeşlik Evresi Özellikleri
Serkeşlik evresinin içerisinde bulunan 2.5 yaş dönemi, sinir sisteminin gelişmesinde bir ara evredir.
2,5 yaşındaki çocukların dengesi tam değildir, kas-motor mekanizması henüz mükemmelleşmemiştir. Bu sebeple seçme yeteneğine yeterince sahip olmadığından iki olanağı birden tercih eder, kafası hayatı boyunca olduğundan-olacağından çok daha karışıktır.
Mutluluktan sinire veya üzüntüye hızla geçiş yapabilir. Bu duygusal dalgalanmalar, çocuk için olduğu kadar çevresindekiler için de zorlayıcı olabilir.
Günlük gerilimlerin etkisiyle korkulu rüya görerek sıkça uyandıkları bir dönemdir. Çalkalanan ruh hallerinin arkasında bu durumun da etkisi büyüktür.
2.5 yaşındaki bir çocuğun beyni, bir yetişkinin beyninden 2 kat daha aktiftir. Problemlere yol açabilen merak duygusunun ve dur durak bilmeden sorduğu soruların arkasında hiç olmadığı kadar hızlı çalışan bir beyni vardır. Çocuk, çevresini anlamak için sürekli “neden?” gibi sorular sorar. Bu dönemde merak duygusu artmıştır.
Çocuk, bir isteği yerine gelmediğinde uzun süre ağlayabilir veya inatla isteğini sürdürebilir. İstediğini elde etse bile tatmin olmayabilir ve huzursuzluğu devam edebilir.
“Benlik” duygusu geliştiği için her fırsatta sana sevdiği ve sevmediği şeyleri söylemek ister. Artan kelime haznesi de devreye girince susmak bilmez.
Bağımsızlığı arttıkça ebeveynlerinden, en çok da annesinden ayrı olduğunu hisseder. Ancak bununla birlikte isteklerini ortaya koymaya çabalarken kendi başına adım atması korkutucu olabilir.
Serkeşlik Evresinde Çocuğunuza Nasıl Yaklaşmalısınız?
Serkeşlik Evresi’nde çocuğunuza doğru yaklaşmak, onun gelişimine katkı sağlar ve inatçı davranışlarını yönetmenize yardımcı olur. İşte bu dönemde çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğine dair bazı öneriler:
- Sabırlı ve Anlayışlı Olun: Çocuğunuzun bağımsızlık arayışında olduğunu ve inatçılığın gelişimsel bir evre olduğunu unutmayın. Bu dönemde sakin kalmak, inatlaşmanın önüne geçmek için önemlidir.
- Sınırları Nazikçe Belirleyin: Çocuklara, belirli davranışların sınırları ve kurallarını açık bir şekilde ifade edin. Çocuğunuz ne kadar sınırlara karşı çıksa da tutarlı sınırlar onun kendini güvende hissetmesini sağlar. Yeterli ve uygun şekilde sınır konulamayan çocuğunuz, kaygı yaşayacaktır. Örneğin, “Şimdi dışarıda oynayacağız, sonra eve döneceğiz” gibi net açıklamalar yapın.
- Karar Verme Şansı Tanıyın: Bu dönemde çocuklar kendilerini ifade etmeyi öğrenirler. Onlara, “Mavi tişörtü mü yoksa yeşil tişörtü mü giymek istersin?” gibi küçük kararlar verme şansı sunmak, bağımsızlık ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur.
- Olumlu Dili Kullanın: “Hayır” demek yerine, “Bu şekilde yapabiliriz” gibi olumlu ifadelerle iletişim kurmak çocuğun inatçılığını azaltabilir. Örneğin, “Onu yapamazsın” yerine “Şunu deneyebilirsin” demek daha etkili olabilir.
- Güç Mücadelelerinden Kaçının: Çocuğunuzla inatlaşmak yerine, ona seçenekler sunarak işbirliğini teşvik edin. Bu, kendini daha güçlü ve bağımsız hissetmesini sağlar. Öte yandan sizin ısrarlı ve baskıcı tutumuz çocuğunuzun kendisini kötü hissetmesine sebep olacaktır.
- Alternatif Yönlendirmeler Sunun: Çocuğunuz sinirlendiğinde dikkatini başka bir yöne çekmeye çalışın. Oyun oynamak, hikaye okumak ya da bir aktiviteye davet etmek gibi öneriler, onun dikkatini dağıtarak kriz anlarını hafifletebilir.
- Duygularını Anladığınızı Gösterin: “Biliyorum, bu oyuncakla daha uzun oynamak istiyorsun. Şimdi başka bir şey yapmalıyız, sonra yine oynayabiliriz.” gibi cümlelerle empati kurduğunuzu hissettirin. Bu, çocuğun kendini anlaşılmış hissetmesine yardımcı olur.
- Tutarlı Olun: Belirlediğiniz kuralları ve sınırları sürekli değiştirmeyin. Eşinizle sınırlar hakkında kendi aranızda tutarlı olmanız gerekir. Tutarlı bir yaklaşım, çocuğun kuralları öğrenmesine ve bu süreci daha az zorlanarak geçirmesine destek olur.
- Kriz Anlarında Serinkanlı Davranın: Bu dönemde çocuğunuz zaman zaman arkadaşlarına şiddet uygulamayı deneyebilir. Böyle bir durumda çocuğunuzu, o ortamdan uzaklaştırılmalı ve neden oradan uzaklaşıldığı ve oyuna neden mola verdiğini kısaca anlatmalısınız. Arkadaşları ile bir araya geleceği bir sonraki görüşmeden önce, çocuğunuza arkadaşlarına vurduğunda yine oyunun biteceğini hatırlatmalısınız.
Bu yaklaşımlar, çocuğunuzun bu dönemde kendini ifade etme ve bağımsızlık kazanma ihtiyacını dengeli bir şekilde karşılamanızı sağlar. Aynı zamanda, onunla sağlıklı bir bağ kurarak kendine güvenli bir birey olarak gelişimine katkıda bulunur. Her şeyden önemlisi, bu dönemin de diğer tüm dönemler gibi geçici olduğunu bilmeli ve çocuğunuza sonsuz bir şevkatle yaklaşmanız gerektiğini unutmamanızdır.